9 Mayıs 2014 Cuma

Antalya'dan Kemer'e Yürüyerek


  Uzun zamandır denemek istediğim bir seyahat şekliydi backpacker.Sanırım seyahat etme şeklinin hepsini denemiştim.Uçak,Otobüs,Tren,Bisiklet,Otostop.. Bunu da deneme zamanı gelmişti artık. Ben,Yeşim ve Duygu üçümüz sabah Antalyadan çıkıp Kemere gidecektik orayı gezip bir gece kalıp aynı şekilde dönecektik. Aksamda bütün hazırlıkları yaptık ve sabahın ilk ışığını beklemeye başladık büyük bir heyecanla ve sabırsızlıkla, sanırım bu yüzden olacak ki dayanamayıp gecenin 3'ünde yola çıktık.Herkes de bir sırt çantası vardı. Ben malzemeleri taşıyordum yeşim kıyafetleri yiyecekler ise duygudaydı. Yürüdük muhabbet ederek Limanın ilerisinde yükseklik artıyordu. Devam ettik gece antalyayı izlemek saçtığı ışıkları görmek gerçekten de güzeldi. Garip bir duyguya bürünüyor insan gecenin zifiri karanlığında yol alırken. Bu yolu biliyorum bisiklet ile yazın buradan başlamıştım turuma.Doğrusu yola çıkarken bildiğim yolu tekrar gitmenin pekte heyecan verici olduğunu düşünmüyordum.Yürüdük dinlene dinlene..Kemer yolu tenhaydı elimizde bisikletin ışığıyla yol kenarından yürürken sürücülerinde dikkatini çekiyorduk. Rampa çıkarken ve ya düz yolda giderken o kadar da farketmiyormuş bunu gördüm. Bisikletle o yolu çıkarken bunu hissedebiliyordum. Saatler geçtikçe ben şehir ışıklarını ne zaman kaybederiz diye düşünürken sabah oldu.Tünele girerken hava karanlıktı diğer ucundan çıktığımız zaman ise Güneşin doğuşuna tanık oluyorduk.Bu sırada duyguda durur mu hemen fotoğraf çekmeye başladı. Sanırım Duygu grubun fotoğrafçısıydı.:) güzelde oluyordu sadece poz vermen ve yürümen yeterliydi birisi senin yerine anı ölümsüzleştiriyor..Tünelden sonra aşağıya sallanan güzel bir iniş vardı o anda bisikletimi gerçekten çok aradım. oradan inmesi o rüzgarı hissetmek ne de güzel olurdu. Yürüyerek çıkmakta inmekte aynı zamanı alıyor.Bisiklette öyle bişey söz konusu dahi olamaz:) rampalı yerleri 7-8 km çıkarken aynı yolun inişini 50-60 hatta kimi zaman 80km varan hızlara bile ulaşmışlığım vardı.Sanırım istemeden de olsa sürekli bir kıyaslama içine giriyorum.Yürümek gerçekten çok başka bir olay yoldaki herşeyi her anı yaşıyorsun bişeyi kaçırmak gibi bişey söz konusu dahi olmuyor neredeyse ama bisiklette ise laçırdığım şeylerde oldu.kinci tünelide geçtik ve saatler öğleni gösteriyordu biz ise ancak beldibine gelebilmiştik. yani daha yolun yarısındaydık ve ben gerçekten çook yorulmuştum uykumda gelmişti o anda arabaya atlayıp dönmek için ne kadar dil döktüysem de ikna edemedim.En yorgun bendin şasırtıcı bir şekilde sonra ise duygu ben kadar olmasada o da yorulmuştu.Sahil kenarında banka oturup bitmişhalde antalyaya bakarken yeşim yerinde dahi duramıyordu.Sürekli ayakta oradan oraya gidip geliyordu biran önce yola çıkma isteği birazda olsa beni hareketlendirdi.Beldibi çıkışına kadar yürüdük yolda bir marketten çekirdekte aldım yürürken iyi oluyor :) saatlerdir yoldaydık ve daha yolun yarısındaydık kemere varmamız böyle giderse akşamı bulacaktı ve kemeri gezme sansımız olmayacaktı.Otostop çekmeye karar verdik.Kemere kadar otostopla gittik beldibinden.Ertesi gün ise kemerden beldibine kadar yürüyecektik hem ogün dinleneceğimizden çokta yorulmamış olacaktık.Kemere vardık.Bir park bulup biraz kestirdik. Ben bunu yapacagımızı düşünmüyordum doğrusu pek.Öğle vakti tam merkezde biraz fazla dikkat çekicide olsa sorun çıkmadı.Dinlendikten sonra biraz çarşıyı gezdik yemek için pastaneye gidip bişeyler yedik sonra sahile gittik ve 2 kişilik çadırda 3 kişi ve çantalarla kaldık kucak kucaga put gibi yatmak zorunda kaldık.4 kişilik çadırı almadığımıza baya pişman olduk ne kadar ağır olsada gece uykunu almak önemlidir ertesi gün için.Çadırı toplayıp kalktıgımızda saat öğlene yaklaşıyordu.Yol üstünde bisikletçi gördük ve bir iki saatliğine kiraladık.Turladık güzelde oldu doğrusu patika yollarda baya zorlandık bisikletler resmen dağılıyordu.kemer çıkışına doğru yürüdük ve tekrar otostop çekmeye karar verdik.nedense herkes kendini yorgun hissediyordu gece soğuktu ve kimse tam olarak uykusunu alamamıştı.Duygunun hiperaktifliği otostopta baya işimize yaradı neredeyse arabaların önüne atlayıp durduracak kadar enerjik bir insan.
   Eğer hayatımın gerisinde zaman gibi bir problemim olmasaydı yürüyerek dünyayı dolaşmak isterdim gidebildiğim kadar.Okul olunca zaman sıkıntısında olduğundan su anda bisiklet ve otostop ikilisiyle devam edeceğim. Ben bisiklete yavaş diye hep yakınırdım:) genelde arabaları kendime hedef alır onlarla mücadele girme gibi bi durum oluyor nedenini almadığım.Bu turdan sonra sunu anladım bisiklet çook hızlıymış :)

Tur tarihi: 21.03.2014

Fotoğraflarıda yakın zamanda atacağım.


6 Şubat 2014 Perşembe

Manavgat - Mersin Bisiklet Turu

Güzergah Manavgat, Alanya,Gazipaşa,Anamur,Silifke, Erdemli ve Mersin. 17-22 Ocak 2014

Antalyada okumam ve Mersinde oturmam nedeniyle bu güzergah arasında defalarca gidip geldim.Silifke ve Gazipaşa arasında ki yollar bol virajlı,rampalı,güzel manzaralı ve bir o kadar da kötü yolları..Otobüste ile geçerken bu yollardan bazı  yerlerde öyle manzaralara tanık oluyordum ki orada saatlerce oturup manzaranın tadını çıkarmak hatta çadır atıp orada kalmak dahi istediğim oluyor malum otobüsteyken ne o manzaranın tadını çıkarmak ne de böyle bişey yapmak pek mümkün. sadece belli yerlerde belli dakikalarda mola veriyorsunuz hepsi bu . Final sınavlarım bitmişti ve önümde bütlere kadar oluşan bir haftalık bir boşluğum vardı.Daha önceden aklımda olan bu turu yapmanında zamanı gelmişti.Yazın yaptığım Antalya-İzmir ve Mersin-G.Antep Turlarının bir nevi tamamlayıcı durumunda olacaktı  bu tur.Eğer burayı bir aksilik çıkmadan tamamlayabildiğim takdirde İzmirden sahili takip ederek Antalya üzerinden Antepe kadar pedallamış olacaktım.Antalya merkez değilde Manavgattan başlamamın nedeni ise daha önce buraya kadar günübirlik tur yapmış olmam. Tur öncesi Bisikletforuma konuyu yazdım ve katılmak isteyen arkadaş olursa beraber pedallayabileceğimi söyledim.Doğrusu bunu yazarken pek bir umudum yoktu çünkü Ocak ayında bu güzergah üstünde pekte kimsenin pedallamak isteyeceğini düşünmüyordum..Yanılmışım forumda konuyu gören bir abi katılmak istediğini söyledi ve bende kabul ettim.Bu benim içinde bir ilk olacaktı daha önce yaptığım turları hep tek yapmıştım doğrusu ilginç geçeceğinden şüphem yoktu öyle de oldu.

     Cuma gecesi Antalya otogardan akşama doğru beş gibi ilçe arabasına binip manavgatta doğru yola çıktım.Manavgatta vardığımda hava kararmıştı. İlk olarak merkezde biraz dolaştıktan sonra Migrosun yanında bulunan dürümcüye gittim ve güzelce karnımı doyurdum.Burası çok ucuz ve dürümleride lezzetliydi yolunuz düşerse uğrayın derim(sahipleri konyalıydı yanlış hatırlamıyorsam). Manavgattan Sideye doğru yol almaya başladım burası hem tarihi hemde sahili olduğundan gezilip ve gece çadır atabileceğim uygun bi yerdi. Side'de bulunan antik tiyatroya giderken yolun sağ ve sol taraflarında size eşlik eden bir tarih olacaktır gerçekten çok ama çok güzel bir manzara.ardından tiyatronun arkasında bulunan çarsısı.Biraz gezdikten sonra sahile çadır kuracakken güvenlik gelip yasak olduğunu söyledi.Şimdiye kadar o kadar yerde ve sahilde çadır kurmuştum ama burası ve marmaris dışında yasak olan bir yerle karşılaşmamıştım. Tiyatroya yakın tenha sedirlik bi alan bulup çadırımı kurdum.Yeni aldığım çadırıda test etme şansım oldu böylelikle kolay ve pratik kurulumuyla paranın hakkını verdi.




 Sabah kalktığımda çadırı toplayıp direk antik tiyatroya doğru yola çıktım. Tiyatronun ardından çarşıyı ve sahili gezdikten sonra cihan abiyi almaya otogara doğru yola çıktım.Biraz beklemenin ardından otobüs geldi ve malzemeleri yerleştirdek sonra manavgat şelalesine gittik doğrusu biraz hayal kırıklığına uğradım pek beklediğim gibi gelmedi.Giriş için üç dört tl civarında para ödedikten sonra bir çay içip kahvaltı yapalım dedik iki tane çaya on tl istemekte gerçekten oradaki esnafın karakterini çok iyi gösteriyor.O parayı istiyorsun ama bari o plastik sandalyelerini değiştir ya da su bardağında değil de fincanda getir çayı.İnsan parasında değil ama yani enayi yerine koymakta karşındakini.bu adam bize bunu yaptıysa turiste kim bilir neler yapıyordu diye düşünmeden edemedim doğrusu. Şelalenin ardından Alanyaya doğru tam gaz devam ettik.Yollar düz ve güzeldi fazla geçmeden havanın kararmasına yakın Alanyaya vardık.Önce bisikletçiye gidip Cihan abinin bisikletletinden gelen sesleri kesilmesi için orayı bırakıp şehir turuna çıktık.Biraz dolaştıktan sonra bisikleti aldık ve doğruca Alanya kalesine doğru gece tırmanışa geçtik sanırım 1.1.5 km tırmanıştan sonra uygun bi yere çadırı kurduk.Gece baya gürültü geçti pişman olmuştuk ama başkada şansımız yoktu artık sabah kalkıp tepeye dogru kalenin geri kalanını tırmandıktan sonra kaleyi gezme fırsatımız oldu.Konum itibariyle Alanyaya hakim bir konumda ve manzarası ise gerçekten olağan üstü..






































































Ardından..Gazipaşaya doğru yola koyulduk.Yollar yine sakindi ve zorlayacak bi durum yoktu.Gazipaşa genelde tarıma yönelik bir yer görünümü verdi.Yer yer yol çalışmalar bizi zorladıysada pek bir sorun teşkil etmedi.Gazipaşa'da yolla kaldırım bütünleşmişti adeta. araçlar kaldırımda yayalar yolda! Markete uğrayıp bir kaç ihtiyacımızı  aldıktan sonra devam ettik( bu arada marketin ismi Temel market ve gerçekten karşılaştığımız yol boyunca bir kaç güzel insandan biriydi kendisi) 10 15 km kadar gittikten sonra çadır atacak bir yerler aramaya başladık.Rampa çıktıktan sonra tekrar yolun dışında kalan ve muz tarlası olan(sonradan öğrendik) 1.5km asagıya dogru Cok ama Cok keskin bir inişten sonra çadırı kuracak uygun bir yer bulduk hatta bu inişte az daha cihan abi uçurumdan düşecekti.Gerçekten bir an dahi freni bırakmadık.yol zaten toprak ve kötüydü Birde eğim çok olunca baya zorladı.İlerleyen saatlerde bişeyler yedikten sonra jandarma geldi.Sanırım izinsiz muz tarlasına girdiğimiz için sahibi şikayet etmişti.Kimlik kontrolünün ardından jandarma ayrıldı.Sabaha kadar domuzları kovmak için yaptıkları o ses kaydına ve alarmlara maruz kaldık.Alanyadan sonra Burasıda gürültülüydü.Ama sabah olunca o manzaraya karşı uyanmak güne başlamak..Toparlandıktan sonra tekrar yola çıkmak için bisikletleri ele alıp tırmanışa geçtik o 1.1.5 km tırmanış daha güne yeni başlamışken enerjimi emdi resmen ve gün boyunca bunun gibi onlarca tırmanış yapacaktık bu sefer ki 1.5 değil 3 ile 15 arasında değişen tırmanışlardı. ve Gün boyunca sürekli bu tekrarlandı.Anamura 70 km vardı bir kaç saat erken varacaktık bu sefer ama aksilik işte zincir çıkan sorun bir birbuçuk saat kadar zamanımızı eritti ve biz yine akşama doğru varabildik Anamura. Gazipaşa ve Anamur arasındaki bu yer Antalya ve Mersin yolunun en zorlu kısmıydı.Durum böyle olunca sürekli bir iniş ve çıkış oluyordu. Çıkışlar saatleri bulabilirken inişler yalnızca bir kaç dakikamızı alıyordu. Bu aradaki yol gerçekten kötü ve bol virajlı.Tüneller yapılıyordu ama daha hiçbiri aktif hala gelmemişti.Bunun yanı sıra yol çok dar ve kaçacak yer yok denecek kadar az.Manzara ise tarif etmek mümkün değil. Bir ömür geçer..Anamura uzun ve güzel bir inişten sonra kalmak için C.S'ten birini aradım misafir edeceğini söylediği halde ne olduysa birden tavır değiştirip reddetti anlayamadım tavrını ama sorun değil kalacak tehna yer bakmaya başlamıştım çadır için ama cihan abi bi otelde kalmayı teklif etti duş alıp hemde elbiselerimizi yıkabileceğimizi söyledi doğrusu şimdiye kadar hiç pansiyon otel vs kalmadım turlarım boyunca ikna etti beni ve benimde ilk defa bir otelde kalmış oldum.Bu yer hemen otogarın yanındaydı.Fena değildi ama yeterlide sayılmazdı doğrusu.Otogarın karşısında bulunan lokantalara gittik gerçekten hem fiyat olarak çok pahalı ve hizmette berbattı.Yani aç kalmıştım.Marketteki konserveler yine imdadıma yetişti.Duş alıp elbiseleri yıkadıktan sonra güzel bir uyku çektik.İşin kötü tarafı elbiseler hala ıslaktı..Akdenizde seyahat etmenin avantajını kullanarak bagajın üst kısmına koyduk ve yola devam ettik akşama kurudu elbiseler zaten tur boyunca hava bisiklet için en elverişli zamandı. Sıcak ve bunaltıcı olmaması rampaları çıkarken büyük kolaylık oldu ve bunun yanı sıra su tüketimide ona göre daha az oldu.Tek korkum yağmura yakalanmaktı oda olmadı çünkü heybe su geçiriyordu.Bunun yanı sıra yol boyunca çeşme yok denecek kadar azdı.Ve heryer muzdu.Bir kasa muz on tlydi dogrusu o an romorkumun olmasını isterdim:) Her ne kadar zorlu kısım geride kalsa da onu aratmayan Anamur-Silifke arasındaki diğer zorlu ikinci etap bizi bekliyordu. Bu arada Anamurdan bahsetmekk gerekirse kısaca İkiye ayrılmış gibiydi Sahil ve daha yukarı kısım olan ve merkez sayılan yol üstündeki yerleşim yeri. Diğer Anadolu şehrinden ayıran tek bir özelliği sanırım muzları ve sıcak iklimi.Yol üstündeki Anamur Kalesinede uğramadan geçmedik tabiki de zaten turun amacıda tam olarak buydu.






















































































Aydıncık'a kadar kadar güzel ve keyifli bir sürüş yaptıktan sonra her zaman ki  rittüelleri yaptıktan sonra sahile gidip çadırı kurduk şimdiye kadar ki kaldığımız en güzel yerdi o gün batımınıda izlemek ayrı keyif vericiydi.Sessizdi ama sabaha karşı o ayazı yedik ama olsun o kadar. Aydıncık'ın çıkışında uzun bir rampa bizi bekliyordu yer yer yollar tek şeride düştü biraz tehlikede atlattık doğrusu.İnişler ve çıkışlara burada da devam etti.Yolda durup arabadan bize çikolota verende oldu bizim durup yolda kalmış arabayı iteleyip çalıştırmaya çalıştığımızda oldu.Yeşilocak'a indikten sonra artık rampalar bitmişti ileride bir tünel vardı resmi olarak açılmasa da halk o tüneli çoktan açmıştı ve bizde orayı kullandık.Tünelde öylesine güçlü rüzgar vardı ki ve zifiri karanlıklada birleşince rampa kadar zorladı.Görebildiğimiz tek şey ilerdeki çıkısın belirsiz aydınlğı.Yol boyunca geldiğimiz en zorlu ilk üç rampa arasına rahatlıkla girebilecek rampayı da es geçtikten sonra Taşucuna doğru hafif inişli ve çıkışlı şekilde devam ettik ve süpriz bizi taşucunda bekliyordu..

 Taşucuna gittikten sonra yemek yiyip sahile indik ve orada C.S'dan bizi misafir edecek Seçkin'i aradık.Bize Sahildeki Sahil güvenliğe gitmemizi söyledi kendisi kıdemli yüzbaşıymış sonra öğrendik.Gemimi desem botmu desem bilemedim ama herneyse içeride duşumuzu alıp yemek yedikten sonra bizi evine çay içmeye davet ettik kendisi ve eşiyle beraber güzel bir kaç saatin ardından kendisine gelen acil bi telefon nedeniyle geri dönmek zorunda kaldık.Cihan abi içeri yatmayı tercih etti bende onlarla beraber gecenin üçünde radardaki o belirsiz nesnenin ne olduğunu anlamak adına saat 1de denize açıldık.Benim için gerçektende inanılmaz güzel bir tecrübe oldu.(o nesne alçak yağmurlarmış) Yolunuz Taşucuna düşerse sahil güvenliğe gidip Seçkin Yüzbaşıyı görmek istediğinizi söyleyin sizi geri çevirmeyecektir.KendisiGüneydoğu asyada birçok yer gezmiş ve burada ise onlarca kişiyi misafir etmiş yerli ve yabancı.Kendisi ve eşi çok positive ve bi okadarda güzel insanlardı.Tekrar kendime İyiki de çıkmışım  yola dedim böyle güzel insanları gördükçe.Bu arada oradakı askerlerde cok ıilgiliydi bizimle sağolsunlar . Doğrusu zaman kısıtlamam olmasaydı orada biraz daha kalmak isterdim.Sabah güzel bir kahvaltıyla güne başladıktan sonra tekrar koyulduk yollara.Ufak inişli çıkışlarla geçtikten sonra Cennet-Cehennem Kızkalesi ve Erdemliden sonra turun sonuna doğru yaklaştık.Zaman sıkıntısı olmasaydı turu Tarsus ve Adanaya kadar uzatabılırdım Cıhan abı ıcın daha once buralara gitmiştim ve onunda gormesını ısterdım ama kısmet artık baska zamana.Bu tur beklediğimden güzel ve eğlencelı geçti Son kısmı final diyebileceğim Taşucu'da süpriz olmuştu.















Gidiş-Geliş













































Son olarak Tur'u kışın yapmamız nedeniyle gün ışığı kısa olduğundan ve hava kararmadan çadırı kurma zorunluluğu nedeniyle günlük fazla yol katetmedik zaten bunada gerek yoktu.