17 Ekim 2013 Perşembe

Mersin- Gaziantep - Bisiklet Turu


Tömük- MERSİN - Tarsus,Yenice,Adana,Ceyhan,Osmaniye ve GAZİANTEP 
(II.Tur 10.08.2013) 

     İlk Turumun ardından devam niteliğindeydi bu tur..İlkine göre hem zaman olarak hemde mesafe olarak daha kısa olanıydı..Amacım Mersinden çıkıp Van'a kadar gitmekti ama Gaziantepte yaptığım kaza nedeniyle turumu yarıda bırakıp geri dönmek zorunda kaldım.
     Bütün Hazırlıklarımı yaptım ve sabah erkenden yola koyuldum Şehrin otuz km dışındaydım ve ilk olarak merkeze yani Mersine vardım iki saat içinde ardından Tarsus'ta gezilecek gidilecek o kadar çok tarihi yer var ki şanslıyım bu çevrede 3 yıl yaşamıştım ve daha önceden buralara gelmiştim o nedenle es geçiyorum Tarsus'u ve doğrucu Adana'ya doğru yol alıyorum ve yine aynı şekilde burayı da hızlıca geçiyorum Tarsus'ta olduğu gibi buraya da daha önceden bir çok kez gelmiştim.Hava kararmaya başladı ve kalacak bir yer lazım hemen şehirden onbeş km kadar dışarı çıkıp yer arıyorum kendime. İlk gittiğim benzinlikten geri çevriliyorum ikincisine kabul edildikten sonra hemen kurulmaya başlamışken çadırımda ki söküğü farkediyorum. Yanımda ki iğne iplikle hemen halledip çadırı da kurup uyumaya başlıyorum. O ana dek yolda enterasan bir şeyle karşılaşmıyorum.Dikkatimi çeken Adana ki dev sanayi bölgesi oluyor. Türkiye'nin en 
verimli toprakları olan bu bölgelerden biri sanayinin arka çöplüğüne dönüşmüş gibiydi.
     Hava bulutlu ve serindi sanki her an yağmur yağacakmışcasına ve ilk turumun aksine 
merkezlerin arası çok daha uzun ve ıssızdı.




Tarsus


 
yolda bana eşlik eden eskortum :)






Sabah çadırımı toplayıp kahvaltımı yaptıktan sonra yola koyuldum.yollarda dümdüzdü en ufak rampa bile yoktu neredeyse ve ben bunu çok garipsedim çünkü yaptığım o ilk turda hep dağların arasından gittiğim için buralar farklı geliyordu.Ayrıca o kadar sürmeme rağmen sanki gitmiyormuş hissine kapılıyordum nereye baksam ıssız bir uzantı görünüyor.Yoluma devam ediyorum yorgunluk ve  hissetmiyordum Ceyhan'ı geçiyorum.Mersinden Gaziantep'e hatta daha ilerisine kadar otoyol olmasına rağmen  girmiyorum çünkü burada yollar düz ve yorucu olmadığından en azından karayolundan gittiğim taktirde arada bir benzinlikten su bulma imkanım oluyordu.Su içmek için benzinliğe giriyorum ve muhabbete başlıyoruz benden bir iki  hafta önce bir turistin Sırbistandan gelip onunda Van'a doğru gittiğini söylüyor ve bisikletininde kötü olduğundan bahsediyor o da burada durup soluklanmış.Çoğu kişinin bisikletime motor mu bu diye sordukları da oldu:) Osmaniye'ye varmak üzereyim Toprakkale yaklaşırken yol kenarında Karpuz satan Metin abi hello diyerek selam verdi bende karşılık olarak elimi kaldırdım.Israrla beni yanına çağırınca kıramadım gittim.Tekrar hello diyince merhaba dedim şaşırdı türkçe mi biliyorsun diye sordu türküm diyince zorlandı inanmakta.Hemen oradan bir karpuzu seçip kesti ve ikram etti.Biraz muhabbetin ardından düştüm yollara Toprakkale de biraz durup dinlendim durağın birinde o sırada yanıma üç kadın geldi oturdu.kendi aralarında muhabbete başladılar.Anne Kız ve annenin kızkardeşiydi bunlar kendi arasında kocasını çekiştirmekten tutunda komşu hakkında dedikodu sonra kızın okulundan sevgilisine kadar neler neler konuştular sanırım yabancı olduğumu düşündükleri için bu kadar rahattılar anlamaz bu diye enteresandı doğrusu :) Bir saat sonra Osmaniye'ye vardım.

Metin ve atı Çınar
Osmaniye meydanı

Kent Müzesi
duygulandım 500.000 bin'i görünce
biz bu paraya 3 bardak çiğdem alıyorduk :)



Küçük şehir olduğundan dolayı hemen gezdim otoyola çıktım bu sefer ve Gaziantep'e doğru yol aldım önümde Nurdağı vardı aşılması zor bir dağ vardı..Zirvede öyle bir manzara vardı ki..alabildiğine bir ova arkasında ise heybetli koca dağlar.. Viyadükten geçerken bile insan korkuyor. Gaziantepe vardığımda hava çoktan kararmıştı.ilk olarak kent merkezine gittim orada güzel bir park vardı oturdum dinlendim yakınında bir kale olduğunu öğrendim sohbet ettiğim birinden ve kalenin yanında park olduğunu geceleri oranın güvenli olacağını söyledi.hemen gittim ama park çok küçük ve çadır kurabilecek uygun bir yer görememiştim.gelirken otogardan geçmiştim  geri dönüp otogarın içindeki tenha yeşillik alanların birinde çadırımı kurabileceğim aklıma geldi.merkezden otogara giderken yolumu kaybettim bir ara gittiğim farklı bir yolda dönüşü yapıyordum alabildiğine karanlıktı otogarı görmüştüm biraz rampadan sonra aşağıya salınmaya başladım yol boştu  genişti de ama karanlık  ve virajlı olduğundan tehlikeliydi.arkamdan bir arabanın hızlıca yanaştığını gördüm kask aynasından hemen sağa geçtim ama o sırada çukura sert bir giriş yaptım  dengemi kaybedip kaldırıma yuvarlandım kask ve eldivenim olduğundan ufak bir kaç sıyrıkla atlattım ama bisikletim zarar gördü arka tekerinden ve disk frenden sesler geliyordu yürüyen aksan zarar görmüştü.Sabah kalıp tamir ettirmek istiyordum ama yedek parçaları pahalıydı bisikletin ve benimde pek param yoktu o nedenle geri dönmek zorunda kaldım Van'a varamadan.
          İlk turda ve ikinci turumda şimdiye kadar yaptığım en güzel şeylerden biri oldu benim için kendim için yaptığım ve keyif  aldığım iki tur oldu.Bazen müzik eşlik etti yolda bazen muhteşem manzaralar bazen alabildiğine düşünceler bazen açlık ve yorgunluk hissinin verdiği çadır kurup hemen uyuma hayalleri..

Eğer hayalinde böyle bir tur varsa bunu yapmalısın!

Seneye 2014'ün yazında kaldığım yerden İzmir'den devam edeceğim turuma İstanbul'a doğru oradan Karadeniz ve İsteyip de gidemediğim Van'a..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder